Alerji Hastalığı ve Bronşit

Alerji Nedir, Alerji Tedavisi, Alerji Testleri, Alerji Bronşit Astım

Alerji, herkes için başka bir anlam taşır. Günlük dilde, insanlar kendilerine iyi gelmeyen her şeye karşı alerjik olduklarını sanırlar. Tembel birinin "işe alerjisi" olduğu söylenebilir; öte yandan işi başından aşmış bir koca, kayınvalidesine alerjik olduğundan yakınır. Ancak tıbbi dilde alerjinin çok belirli bir an­lamı vardır: Alerji, genelde insanlara zararlı olmayan bir maddeye vücudun gösterdiği rahatsız edici tepkidir.


En bilinen alerjiler astım, egzema ve saman nez­lesi olmakla birlikte, ilerde göreceğimiz gibi artık bir çok şikâyet alerjiye bağlanmaktadır. Yiyecekler, po­len, sporlar, böcek sokmaları, hayvan tüyü ve kimya­sal maddeler, duyarlı kişilerde alerjiye yol açabilecek maddelerden bazılarıdır.

Alerjilerin gerçek nedeni, bugün bile tam olarak bilinmemektedir. Örneğin baharda bir sınıf dolusu ço­cuktan neden yalnızca iki veya üç tanesinin alerjiden şikâyetçi olduğunu bilmiyoruz. Aynı biçimde 100 ki­şiden neden ancak birinin aspirin alır almaz ürtiker döktüğünü veya astım krizine yakalandığını açıklayamamaktayız. Gene de nedenleri ne olursa olsun aler­jik reaksiyonları kontrol altında tutmak için çeşitli tıb­bi tedaviler vardır. Öte yandan bireylerin de alerjile­re karşı alacakları önlemler bulunmaktadır.

Alerji Belirtileri, Çocuklarda Alerji, Alerji Hastalığı

Alerjiler, vücudun herhangi bir yerini etkileyebi­lirler, neyse ki çoğu alerji hastaları bir anda yalnızca bir veya iki alerjik reaksiyondan etkilenirler.

Burun'daki alerji belirtilen, tıkanıklık, kaşınma, hapşırma veya akmadır. Bu belirtilerin nezleden farklı yönü, daha uzun sürmeleri ve burun salgılarının da­ha sulu olmasıdır.

Göğüs'te alerji belirtileri kuru öksürük ve hırıltı­dır. Hırıltı, astımlı hastaların nefes vermeye çabalar­ken çıkardıkları sestir. Bu hastaların soluk almadaki güçlüğü, bronşlarının iltihaplı olması ve soluk alma­ya yarayan bu hava borularına kramp girmesidir (ba­cağa giren bir kramp gibi). Astımım nedenlerinden ancak biri, akciğerlerdeki bu alerjik reaksiyondur; di­ğer nedenlerin başında enfeksiyon, üzüntü veya bun­ların karışımı gelir.

Alerji Çeşitleri Deri'deki alerjiler çeşitlidir. En başta "egzema" veya "atopik dermatit" sayılabilir. Bu hastalık, genel­likle küçük çocuklarda deride kaşıntıya veya kabuk­laşmaya neden olur: Bu durum özellikle yüzde, bo­yunda ve kol ve bacakların eklem yerlerinde görülür. Başka bir deri alerjisi de "ürtiker"dir. Ürtiker, deride oluşan, böcek sokması veya diken batmasına benzeyen ortası beyaz, çevresi kırmızı kaşıntılardır.

"Kontakt dermatit" ise derinin, alerjiye yol açan maddeyle temas eden yüzeylerinde görülen ve su toplayan kaşıntılı iltihaplanmalardır.
Mide ve bağırsaklardaki alerjik reaksiyonların be­lirtileri diyare, bulantı, mide ağrıları ve yellenmedir. Alerjik Hastalıklar

Göz'de alerji belirtileri ise, kaşınma, göz akında kızarma ve göz yaşarmasıdır. Genellikle her iki göz de etkilenir.
Kulak'taki alerjiler geçici veya bölümsel sağırlı­ğa yol açabilir. Bu sağırlığa, kulakta biriken sıvılar ne­den olur. Bazı hallerde kulakta akıntı görülür.
Son yıllarda alerji uzmanlarından bazıları, alerji­lerin beyin ve sinir sistemini de etkilediğine inanmak­tadırlar. Bunun sonucunda baş ağrıları, depresyon, asabiyet, anksiete ve nöbetler gibi belirtileri de aler­jiye bağlamaktadırlar. İdrar kesesi ve yatak ıslatma sorunları bile alerjiye bağlanmaktadır. Bu konudaki tartışmalar sürmektedir: Bazı alerji uzmanlarına gö­re bu hastalıklara pek seyrek olarak alerji neden ol­maktadır. Oysa başka uzmanlar, alerjiyi bu sorunla­rın en önde gelen nedeni olarak görmektedir. Ama göreceğiniz gibi, bu şikâyetlerin alerjilerden kaynak­lanıp kaynaklanmadığını saptamak için kolay yöntem­ler vardır.Alerjilerin en önemlisi, insan yaşamını tehlikeye sokabilecek olan anafilaksis durumudur. Çok seyrek rastlanan bu alerjinin belirtileri, akut şok'a benzemek­tedir. Solunum yolları tıkanır ve tansiyon aniden düşer. Genellikle de hastayı hayata döndürmek için bir adrenalin iğnesi yapmak gerekir. Çocuklarda Alerjik Bronşit

Akciğer Ödemi Had Tedavisi

Had akciğer ödemi

Akciğerlerde Ödem, akciğer peteklerini dolduran kan plazması neden olur. Olay, kalbin sol ka­rıncığının had zaafından kaynaklanır.

Kişi, genellikle bir kalp hastası veya müz­min yüksek tansiyon kurbanıdır. Olay, göğüs kafesini adeta kıskaca alan amansız bir sancıyla başlar. Hasta öksürerek ve adeta boğu­larak balgam çıkartır.

Acele çağıracağınız doktor, tedaviye da­mar içine girerek başlar. Bu müdahale, bo­ğulma halini ve sol karıncıktaki kalp yeter­sizliğini önleyemezse, hastayı acil servise kal­dırmak gerekir.

Aids Hastaligi Belirtileri Nelerdir Aids Hastasi

AIDS'li Bir Hastanın Özellikleri

Hasta 60 yaşından daha gençtir.
Homoseksüel ve biseksüel erkekler
Damardan ilaç zerkeden toksikomanlar
Kan transfüzyonu alanlar
Hemofilik hastalar
AlDS'li hastalarla cinsel ilişkide bulunanlar
Yukarıdakilerin çocukları

Aids Hastalığının Belirtileri, Aids Hastalığı Belirtiler Nelerdir

Aids Nasıl Anlaşılır, Uzun süren ateş Önemli kilo kaybı Uzun süren ishal Deri döküntüleri Ağızda ve makatta yaralar Devamlı öksürük Nefes darlığı Çeşitli yerlerdeki lenf bezlerinde şişme Özellikle kol ve bacaklarda mor -siyah lekeler (Kaposi sarkomu)

Laboratuvar Bulguları

AİDS virüsüne karşı hasta kanımda antikor varlığı
Kansızlık
Enfeksiyonları tanımak için balgam, kan ve idrar bulguları
İlave/kanser şüphesi varsa biyopsi
Karıda yardımcı T lenfositlerinde azalma
Kanda önleyici T lenfositlerinde artma
İmmünolojik deri testlerinde bozukluk

Esasen birçok enfeksiyöz ve virütik hastalıkta da aynı durum göz­lenir. Bir uçta hastalıktan ölünürken, diğer uçta gizli enfeksiyon veya hiç hasta olmayanlar bulunur. Viral B hepatiti bu duruma güzel bir örnektir. Her yıl yüzbinlerce kişi dünyada hepatit B virüsü ile enfekte olmakta ve bunların büyük çoğunluğu (yüzde 75) hiç hasta olmamak­ta veya gripal enfeksiyon gibi (yorgunluk, nezle vs.) bir tabloyla işi ge­çiştirmektedir. Virüs alanların yüzde 25 kadarı bulantı, kusma, karın ağrısı, sarılık gibi belirtilerle hasta olmakta ve iyileşmektedir. Yüzde 10 kadarı iyileştikten sonra virüsü taşır (portör). Virüs alanların ancak yüzde 1 kadarı, sarılıkla başlayan hastalığı geçiremez, karaciğer yet­mezliğinden ya da hepatit sonrası oluşan karaciğer kanserinden kay­bedilirler. Görüldüğü gibi, hepatit B virüsü ve AİDS virüsünün yarat­tıkları hastalık oranları birbirine benzemektedir. Cetvel II bu durumu özetlemektedir.

Virüs ve Hastalık

Virüsle temasa geliş (Seropozitivite) % 100
Orta şiddette hastalık (ARC) % 10
Ağır hastalık (AİDS) % 1

Akciğer Tıkanıklığı Hastalığı

Akciğer tıkanması, akciğerdeki atardamarda bir pıhtıcık oluşması nedeniyle oluşur.
Genellikle bu pıhtıcık, toplardamarın bacak kısmındaki iltihaplanmanın (flibit) akciğere yürümesinden kaynaklanır.
Bu tıkanma çok ciddi sonuç verebiliyor. kalp durmasına yol açabilir daha hafif hallerde hasta göğüs kafesinde şiddetli bir ağrı hisseder.
Bağrına hançer sağlanıyormuş gibi.Ayrıca solunum zorluğu gelir. teşhis, tahliller ve röntgen filmleriyle doğrulanmalıdır. Ancak önemli bir kavram unutulmamalıdır: Önceden bir flibitin varlığı. Tıkanmanın kökeni olan flibit, çe­şitli koşullarda ortaya çıkar: Uzun süre ya­tar vaziyette kalmak (cerrahi bir müdahale­den sonra, özellikle yaşlılarda), toplardamar­larda kan dolaşımının aksaması, ciddi kalp hastalıkları. Akciğer tıkanmasının teşhisinden çok, bundan da önemlisi, böyle bir hastalı­ğın önlenmesinin çeşitli yönleridir.

Akciğer Tıkanıklığı Tedavisi ve Yapılması gereken

Akciğer Hastalığı, Uzun bir süre yatağa bağlanan kişide, bacakta baldır kısmı ısınırsa, birden ağ­rırsa, flibitten şüphelenmek gerekir. Olay doğrulanırsa, akciğer tıkanmasını önle­mek için derhal pıhtılaşmayı önleyici te­daviye girişilmelidir. Hasta evinde yatı­yorsa, baldırında ağrı ortaya çıktığında, doktoruna hemen haber verilmelidir. Aynı şekilde, ayak bileğinin şişmesi, göğüs kafesinde ağrılar ve solunum güçlüğü de, doktora duyurulmalıdır.

Flibitin ortaya çıkmasını önlemek için pek çok hasta ve yatalak, kan pıhtılaşmasını önleyen ilaçlarla tedavi edilir. Bacakların hareket etmesi sağlanır.

Akciğer Hastalıkları

Aids Hastalığı

Aisd hakkında bilgiler;

Aids, 1981 yılında farkına varılan bir hastalıktır.

Virüs yoluyla bulaşan bu hastalık ölüm oranı yüksek olup yaklaşık %50 günümüze kadar 15 bin'e kadar vak'a tespit edilmiştir.

Bunlar büyük kısmı Amerika birleşik devletlerindedir..

AİDS ismi (Acquired Immune Deficiency Syndrome) dili olarak çevrilmiştir.

Doğuştan bir hastalık değildir irsi genetik de değildir.

İmmün kelimesi vücudun doğal savunma gücünü ifade etmektedir. Sendrom ise, bir hastalığı belirleyen ve birlikte Bulunan bir grup hastalığın tümünü ifade eder.

Aids'li hastalar normal organizmanın kolaylıkla yenebiliceği hastalıkları yenemezler.

Aids'li hastalar immün yetersizliği nedeniyle enfeksiyonlara kolaylıkla kapılabilirler.

Bunlar genelde soğuk algınlıkları, nezle vb. İlk belirtileri halsizlik, çabuk yorulma, iştahsızlık, ateş, gece terlemesi, lenf bezlerinde şişme, boyunda koltukaltlarında ve kasıklarında, zayıflama, diyare öksürük ve çeşitli deri lezyonları görülebilir.

Bu hastalıklar aylarca sürebilir.. Hastaların yarısı "pneumocystis carinii" denilen çeşitli bir parazitle oluşan bir pnömoniye kapılırlar.

Hastaların üçte biri kadarı "kaposi sarkomu" denilen nadir bir deri kanserine tutuldukları gibi fırsatcı dediğimiz ve normal kişilerde hastalık yapmayan mantarlar , bakteriler, virüsler ve parazitlerle enfekte olurlar.

Kuşkusuz bu has­talarda fırsatçı olmayan gerçek patojen yani hastalık yapıcı bakteriler ve virüsler de aynı zamanda hastalıklara sebep olabilirler. Cetvel I AlDS'li bir hastanın özelliklerini özetlemektedir.

Aids hastalığının bir virüs tarafından oluşturulduğu 1983 yılında Paris'te Institut Pasteur'de Dr.Montagnier tarafından bildirilmiştir.